Sunday 21 November 2010

Sedir ağacından çok daha fazlası: Lübnan



Acayip bir yer Lübnan!

Yolda yürüyen insan yok --> Petrol ucuz olunca napcaklarını şaşırmışlar; 3 adımlık yere bile arabayla gidiyorlar!

Mimari saçmalamış --> Bazı bazı İspanyol, garip garip Küba, kimi zaman İtalyan, yer yer Fransız esintileri aralarda da görgüsüz Arap kuleleri

Savaş'tan geriye kalanlar --> Duvarlarda savaşı ve her savaşta olduğu gibi en çok zarar görenleri yani çocukları anlatan grafitiler, harabe binalar ve her sokak başında bir tank

NiteLife --> Adamlar işi biliyor! Buddha Bar'a özellikle gidilmeli

Avrupa'da olduğu gibi aç kalmadım. Yemekler Türk damak tadına oldukça yakındı. "Doğu" mutfağı en nihayetinde. Ama Avrupa'da nasıl kimse kimseye gözlerini dikip bakmıyorsa burda tam "Doğu" usulü insanlar gözleriyle yiyor sizi. Herkes en kötü ihtimaller KapalıÇarşı İngilizcesi biliyordu. Ort. bir insan 3 dil filan biliyor ülkede. Genel bir güler yüzlülük sevimlilik var ya da Allah'ın sevdiği kuluyuz bize hep şeker insanlar denk geldi. Income gap aynı, kaynımda da var, çekme yapıyor!

4 optimum sayı seyahatte. HepAmaHepağır Beril'le dostluğumuzda çığır açan bu tatilde gerçek ablam Berna ile Beril'in öz ablası Yaso fantastik 4lüyü oluşturduk. Gerçi "seyahat" tribini başarıyla atlatmış olan arkadaşlığımız Element gecesinden sonra geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Bu kadar çok şey paylaşmak istemiyorduk, fazla bir yakınlık oldu ama olsun 5 yıldızlı oldu :)

No comments: