Monday, 12 March 2018

Kendinize Hatirlatin


Pazarlama konseptinin nasil isledigini ilk ogrendigimde ‘mesaj frekansi’ baslikli bir bolumu okuyordum kitaptan. Bu konseptin ilk uygulamasini gordugumde bir ilac firmasinda calisiyordum ve mumessillerin ayni doktoru her hafta tekrar tekrar ziyaret etmesinin etkinliginin tartisildigi bir toplantidaydim. Uzerinden 10 sene gectikten sonra goruyorum ki tekrar pazarlamanin temeli.

Insan kendine de bazi seyleri tekrar etmeli, hatirlatmali. Zamanin ve sagligin hayatimizdaki tartismasiz EN onemli iki unsur oldugu ortada. Ama cogu zaman bunun farkinda degilmiscesine hareket ediyoruz. Icten ici onemini bildigimiz bu iki unsuru gunluk hayatta bircok alanda kolaylikla yadsiyoruz. Bu hataya her dustugumuzde kendimize hatirlatmalar yapmak lazim. Herseyin basi farkindalik, onun yolu da mesaj tekrarindan geciyor. 

Is gunu diye tanimlanan sey 8 saatten basliyor, yolda gecen zaman, uzayan mesailer ve ‘cok acil’ baslikli emaillerle nerden baksan 10-12 saati bulup insanin gununun de enerjisinin de yarisini yiyor. 24 saatin 6-8 saatinde uyuyan ortalama bir bunyenin herseyden cok yaptigi tek sey ‘is’ oluyor gunun sonunda. Peki adi “is” olan birseyden zevk almak ne derece mumkun? Ben sahsen zevk almayi gectim, sinir bozmasin yeter dedigim bir evredeyim.

Her ne kadar kendi tutkusunu paraya donusturmeyi basaran ufak bir kitle olsa da cogunlugun becerebildigi/yatkin oldugu bir konuda beraber calistigi insanlara ragmen akil ve vucut sagligini koruyarak para kazandigi seye “is” dendigini dusunuyorum. Siz olsaniz 3 yasindaki bir cocuga nasil aciklardiniz isinizi? Bu tanim isten gelenlerin neden bitkin, ise gidenlerin neden mutsuz ve isten telefon gelenlerin neden gergin oldugunu kolaylikla aciklardi. 

“Yonetmek” kelimesi cok derin bir kelime aslinda. Ilk isimde ‘abi’ konumundaki bir yonetici bana ‘is hayatinin %50si mudurunu yonetmektir’ dediginde daha 22 yasindaydim. Is hayatinda mutlu olabilmek icin ayni anda ‘insanlari yonetmeyi’, ‘kendinizin ve baskalarinin beklentilerini yonetmeyi’, ‘zamani yonetmeyi’ ve ‘sinirlerinizi yonetmeyi’ ogrenmeniz gerektigini anlamam nerden baksaniz bir 10 senemi aldi. Yasadigimiz cagda herseyin mumkun oldugunu ancak zaman, para ve insan kaynaklarinin kisitli olmasindan oturu ideal senaryolarin asla mumkun olmadigini iddirak ettigimde yasadigim hayal kirikligini bilemezsiniz. Ulkenin en iyi okullarina bile gitseniz, bunlari ogretmiyorlar iste. Kimse demiyor ki yonetmek bu kadar kolay basarilan bir sey olsaydi zaten uzerine para vermezlerdi. O nedenle, kariyerimin bu orta seker seviyesine geldigi su yillarda anliyorum ki ameliyatla sinirlerinizi ve duygularinizi aldirmadiginiz surece is hayatinda mutlu olabilmenizin pek mumkun degil.

Genel olarak “calisana kendini degersiz hissettirmek” diye bir kavram var, her is verenin/mudurun bir fiil gerceklestirdigi ancak iscileri tarafindan bununla itham edildiklerinde ‘Cem Yilmaz’in Hangi Don?’ skecindeki bir ifadeye burunup inkar ettikleri. Beklenti yonetimi iste burada devreye giriyor. Verimli bir calisan, canla basla calisip gercek anlamda en degerli varligi olan zamanini adadigi isinde, paydaslarindan da ayni ozveriyi bekliyor, takdir edilmek istiyor, ongorulemeyen bir sorun ciktiginda cani gonulden uzuluyor, fikirleri dinlenmediginde demotive oluyor. Bakin verimli bir calisan ne kadar da cok beklenti icerisinde. Haliyle, hayal kirikligina ugramasi da bir o kadar kolay. Patronlar da kraldan kralci mudurler de calisanlarin beklentilerini yonetme konusunda buyuk bir basariyla eksik kaliyorlar cunku birinin emeklerini hor gorup ‘ne var canim, maasini aliyor bu is icin’ demek empati yapmaktan cok daha kolay. 

Urun satis fiyati uretim maliyetine bakilarak belirleniyor. Maaslar da benzer bir karlilik denklemine gore belirleniyor. Isveren calisanin emeginin ederini urettigi urunu musteriye satarken edecegi kara ve pazar dinamiklerine gore hesapliyor. Peki, calisan zamaninin karsiligini neye gore hesapliyor? Bazen maas tatli geliyor, yenilen yemeklerin tadi cikilan tatillerin keyfine karisip katlaniyor. Bazen de dunyalari verseler az geliyor cunku akil sagliginin ve sevdiklerinizle gecirilen zamanin parasal denkligini hesaplamak mumkun olmuyor. Yani, insan en degerli varliklarini bazen yok pahasina satiyor.

Tabi bu durumun cozumu madem kiymetimizi bilmiyorlar biz de calismayiz kole gibi diyerek proleterya ayaklanmasi baslatmak degil. Kapitalist duzen ayni bir kanser hucresi gibi vucudun her organina (her is koluna) yayildigindan kesip atmakcare degil. Care kendine dogru hatirlatmalari dogru zamanlarda yapmakta, care pazarlamada!

Isin her daim birilerine gore ‘acil’ olmasindan, beraber calistiginiz insanlarin ‘ego’larindan ve hakkinizin yenmesinden ve emeginizin degersizlestirilmesinden nefes alamaz hale geldiginizde sakin kalip duygu durumunuzu kontrol altina almaya calismalisiniz. Bu da ancak kendinizi o durumdan cikarttiginizda mumkun olabilir. Konusarak bir yere varamayacaginizi anladiginizda, baska bir zaman yeniden konusmak uzere tartismayi sonlandirin. Birini ikna etmekle egosunu yenmek arasindaki farkina varin. Her is acil oldugunda bir oncelik siralamasi belirleyin ve paydaslarinizla uzerinde anlasin. O anin icinde hersey COK uzerinize geldiginde sartlari yeniden degerlendirin. Olaylarla araniza biraz mesafe koydugunuzda, alginizdaki yakin korlugunun siz de farkina varacaksiniz. Hicbir is ne o kadar acil, ne o kadar onemli ne de sagliginizdan degerli. Ne almak icin ne harcadiginizi bir kez daha dusunun. Maasiniz ne kadar yuksek olursa olsun zaman satin alamaz. Belki saglik sigortasi satin alir ama yine de sagligi satin alamaz. 

Kendinize zamaninizi neden bu isyerine verdiginizi sorun ve cevap size yeterli gelmiyorsa, degistirin. En nihayetinde agaclari bile kokunden sokup baska yere tasiyabiliyorlar. Siz de sartlarinizi degistirebilirsiniz. En degerli varliklarinizi bozuk para gibi harcayip sonra da kurban psikolojisine girmenin alemi yok. Sikayet etmek, aglamak veya sinir harbi gecirmek sizi sadece isten sogutup depresyona girme ihtimalinizi arttirir. Kendinize bunu yapanin isinizin veya is paydaslarinizin degil siz oldugunuzun farkina varin. 
Mevcut isinizde hapis olmadiginizi, ve secim hakkiniz oldugunu kendinize hatirlatin.  



No comments: