Wednesday 13 April 2011

Çok sindirmiş bir kafa: Kaybedenler Kulübü



Kaybedenler Kulübü is a must!

"Bunlar neyin kafasını yaşıyor hacı?!" diye geçiriyor insan içinden.
Serbest çağırışım yapıyorlarmış! Hah, abi adamlar çok tatlı muhabbet ediyor..

O ne relax, ne lounging, ne tam, ne sindirmiş, ne dingin bir hayat.

Ayrıca, ben de öyle bir anne-çocuk ilişkisi istiyorum.
"Sana verdiğim kitapları okudun mu? En çok hangisini beğendin?" ardından o kitabın onu en çok etkileyeceğini düşündüğün kısmından bir alıntı.

Eski western filmleri üzerine benzer bir ilişki babamla aramızda olabilir ama annemle zor..hele bir de benim kitap okumadığım düşünülürse :) Neyse canım ben de anneme beğendiğim blog yazılarını ve tweetleri yollarım. Ne de olsa survival of the fittest'ın derinlerinde değişime ayak uydurmak yatıyor!

Kapanışta bi "happilyeverafter" bi mesaj verme kaygısı efendime söyleyeyim bi vay anasını dedirtme çabası olmadan acayip şık bir şekilde bitiyor.

Radyo programı sırasında satır aralarında verilen o felsefeye kurban olayım! Pazar sabahları kahvaltıda cengiz ve HepAmaHepAğır birlikteliğinde başa sarıp sarıp izlemek istiyorum.

HepAmaHepAğır'da biz müzik açmak yerine London, Acı Aşk, Devil's Advocate vb. bir kültümüzü açarız arka planda ses olsun diye. Baya net bi müddet Kaybedenler Kulübü!

"Allah standarttan ayırmasın" ne güzel bir dua!

Değişiklik Zamanıdır

Way arkadaş ne kadar sindirmişler içlerine ne kadar zamanında ne kadar tam! ve ne kadar smooth işliyor. -- ben zaten filmin bitişine hastayım

Zirvede bırakıyorlar, dünyevi şeylere kapılıp esiri olmuyorlar, kendilerini "kurtarmıyorlar".
Farkındalar ama isyan etmiyorlar, değiştirmek için çabalamıyorlar çünkü istedikleri bu zaten.

Kendi yalnızlıklarıyla dalga geçtikleri gibi kaybeden olmayı içlerine sindirmiş, benimsemişler.
Çok fena bi gider yapma tribi bu.
Senin için değişeceğime sensiz mutsuz olurum daha iyi kafası yaşıyor Nejat İşler ve şikayetçi değil. ~ he holds on to his ground and sticks to his principles at the expense of excrutiating pain
Ehh, artık principalları ve kırık ruhuyla sindirmiş sindirmiş oturur yayın evinde!
Gerçi, her türlü iyi de olur çünkü o karaktere iyi gelen bu.

Ahu Türkpençe hiiiiç olmamış taaa!
Kendiliğinden cool gözükecek bir rolün var be kadın azıcık ta sen cool gözükebilsen.
Zaten ünlü depresif bir düşünürün kadınlar ile ilgili tezini doğruluyorsun;
Kadınlar önce sana aşık olur sonra aşık olmalarını sağlayan (a.k.a. seni sen yapan) özelliklerini değiştirmeye çalışır. + düşünürümüz eklemiştir ki değiştirip seni istediği hale soksa yine memnun olmaz kadın, biraz daha değiştirmek ister.

İnceden bir trade off "rutin vs. sıkıcı" VS "rutin vs. kalıcı"
Rutin olan sıkıcı oluyor ama rutine girmeyenin de kalıcılığı olmuyor.
Gerçi mesajı veren karakterin faili göz önünde bulundurulacak olursa pek bu dilemmaya prim vermemeli.
Tebdil-i mekanda ferahlık olduğu gibi "tebdil" genelinde güzel bir kafa.

Arada da saçma sapan bir iki ingilizce kelime sarf etmiyorlar mı, koptum!

Kaybedenler Kulübü Soundtrack List

BTW, My Woman şarkısını bunlar kendileri yazmış aq?!!

No comments: