Saturday 14 July 2018

Would You Survive for Yourself?




Her zaman biraz dark bir insan oldum ben. Mood swinglerim Disneyland’deki en kral roller coaster’a tas cikartirdi. Depresif oldugum zamanlarda sarkazm ve dark espiri anlayisimla goz doldururdum. Sonra, hayatin anlamini yitirdigi bir donemim oldu. Firtinali bir denizde beni alabora etmeye calisan dalgalara benzetiyordum yasamayi.  O zaman ogrendim ‘depresyon’ kelimesinin gercek anlamini. Oyle umarsizca agza sakiz edilecek bir kelime olmadigini gordum. O halet-i ruhiyeye adim adim nasil girdigimi yillar sonra anladim ama hala nasil ciktigimi tam olarak bilemiyorum. Ki cikisimin da yillar surdugunu dusunursek, tek soyleyebilecegim bende derin izler biraktigi.

Disardan bakinca depresyondan cikmis gibi gozuktugum ama icten ice dustugum yerden ayaga kalkmadigimi, sadece dizlerimin uzerinde duracak kadar dogruldugumu bildigim bir donemde hayat karsima bir firsat cikardi. Kimisi buna ilahi mudahele der, kimisi sans, kimisi alin yazisi.. Bence aslinda hayat siklikla karsimiza boyle firsatlar cikariyor. Sadece, bizi guven alanimizdan cikaracak kararlar vermedigimiz icin, oncesinde sunulan secimlerin ‘firsat’ oldugunu goremiyoruz. 

Isin guzel tarafi, insan kendine deger veren, cesur hareketler yaptiginda evren hareketi alkisliyor. Exponential geri donusleri oluyor. Gercekten isteyince insanin yapamayacagi bir sey yok. Ama istemesi zor iste.. Iyilesmeyi istemek, degismeyi istemek, kendini sevip kendin icin dogru olani istemek bunlar yer cekimine karsi gelmek kadar zor seyler. Insan beyni ‘bahane/sebep’ yaratmak istediginde o kadar yaratici ve inandirici olabiliyor ki cogu zaman kendimizi duygularimizin esiri, aliskanliklarimizin kolesi veya talihsizliklerin kurbani olarak tanimlamakta hic zorlanmiyoruz.

Bekara koca bosamasi kolay demeyin. Bir kere cesaret gosterip kendin icin dogru karari aldiginda sihirli degnek degmiscesi yoluna girmiyor insanin hayati. Asil is zaten dogru karari aldiktan sonra basiretli davranmakta. Bu karari her gun tekrar tekrar almak gerekiyor. Her gun tekrar tekrar kabuk baglamak uzere olan yarayi kanatircasina, konfor saglayan efsundan kurtulmak ve zor olan adimi atmak lazim. Bunun icin de tek bir motivasyon var; kendinle barismak, kendini sevmek ve kendine deger vermek. Baskasi icin yasanmiyor hayat. Bir is, bir es, para veya nufuz/guc insana her gun tekrar tekrar dogru kararlari almasi icin gerekli motivasyonu saglayamiyor.   

Izledigim bir dizide iki karakter arasinda su konusma gectiginde cok etkilenmistim:
+ Would you die for me?
- I’ll survive for you.

Ben kendim icin ‘survive’ ettim. Would you survive for yourself?

Insan davranislarina soyle bir alici gozuyle baktiginda paternlerini rahatlikla gorebiliyor ama onlarla yuzlesmesi cok rahatsiz edici. Herkesin kendi kendine zarar veren davranis secimi baska. Kimi madde bagimlisi, kimi yemek, kimi alisveris. Kimi evli bir adama asik, kimi kendine asla hak ettigi degeri vermeyecek birine, kimi baskasina asik birine.  Hikayeler farkli olsa da olaylarin akisi da ayni cozum yolu da. Hepimiz kendimize itiraf etmek istemesek de zarar veren davranislarimizin farkindayiz. Zihinlerimizin kiliflar uretmesine izin veriyoruz. Kendimiz icin daha iyisini istemeden bu donguden cikmamiz mumkun degil.

We all need to love ourselves.
We all need to know our self worth.
We all need to survive for ourselves.



   

No comments: