Thursday 20 February 2014

Let Me Go Get An Umbrella !






Hoping for sunshine, expecting rain
Let me go get an umbrella then!

Virtue is such a high ranking word. It has class and it has power. It has gravity. Patience is a virtue. It's easier said than done though. 

I for one am super inconsistent with the concept of patience. I sort of suck at it over all but there are rare moments in which I gracefully carry out the enactment of this particular virtue.

The key is not to panic when you realise you've already lost it. 
Try to hold back the grips. And wait for the next moment that you need to be patient.
It'll come in no time, pal. 

One might fail to do so hence end up heating up the situation. 

When you find yourself there, just go get an umbrella.

   



Friday 7 February 2014

Up Kafası





Rengarenk balonlarla gökyüzüne yükselmek.. Up kafası.. Ne kadar da pozitif, ne kadar da iç açıcı.. Up kafası işte.

.Jumping into conclusions.

Bugün ne kadar da jugdemental olduğumu yüksek sesle söylemek de iyi bir adımdı. Kafamın nasıl çalıştığını dışarıdan 3. bir şahıs gibi izlemek thrilling ama fail ettiğini görüp önlemek için çok geç olduğunu da bilmek garip bir çaresizlik hissi yaratıyor. 

Bir veriyi analiz edip, daha önceden çözümlenmiş denklemlerin içine sığdırmaya çalışırken de aceleci olan algıma sağlık bir günüm bir günümü tutmuyor; dalgalanma konusunda IMKB ile kapışıyorum ve ironically kazanıyorum.

.Mendilin 4 ucu.

Mendilin 4 ucu bir araya gelmiyor arkadaş. Bunu kabullenince hayat da kabullenilebilir oluyor. 

Durup bir nefes aldıktan sonra stratejik düşünmek lazım. Kazananı olmayacak şavaşlara girmemeyi hatırlamak lazım zaman zaman. 

Yine de, şöyle bir arkana bakıp gördüğün şeyden memnun olmak güzel bir his. Seni arkana dönüp baktıran ne olursa olsun.

.Uncharted territories yet, known waters.

Do you know what happens to the boy who suddenly got everything he ever wanted?
He might have lived happily ever after or he might have failed to handle the pressure and shot himself.

Çalıştığın yerden çıkan sorularda nasıl kendine güvenle karalıyorsan kağıdı, bilmediğin yerden gelen soruda da bir o kadar arada kalıyor insan. Hani gözlerini kısıp soruya uzun uzun bir bakarsın ama "yok, çıkaramayacağım ben seni nereden tanıdığımı" der yenilgiyi kabul edersin ya. Tam o kabullenişin hemen öncesi bu bahsettiğim.